Canlı
Maymun Lokantası
Üzerine
Edward
Said Şarkiyatçılık isimli kitabında
şu tespiti yapar: “Şark tüm Doğu’nun sınırlandığı sahnedir. Rolleri türedikleri
geniş bütünü temsil etmek olan simalar çıkar bu sahneye. Dolayısıyla Şark,
tanıdık Avrupa dünyasının ötesindeki bitimsiz bir yayılım gibi değil, daha çok
kapalı bir alan, Avrupa’ya eklenmiş bir tiyatro sahnesi gibi görünür.” Said’e
göre Şark Batı için nesnel gerçekliği olan bir yer değil, bir metindir. Bir tür
ikincilleştirmeden söz edilmektedir burada: Şark Batılı dünyanın elinde bir
temsil düzeneğine bağlanmıştır.
Söz
konusu düzeneğin parodisinin yapıldığı eserlerden biri de Güngör Dilmen’in tek
perdelik Canlı Maymun Lokantası
isimli oyunudur. Amerikalı petrol zengini Jonathan çiftinin Hongkong’a
gerçekleştirdikleri gezinin anlatıldığı oyunda Şark bir dekordan ibarettir.
Hongkong’u egzotik ve cazibeli yapan özelliği yalnızca iç açıcı manzarası
değildir onlara göre: Amerikalı çift bu manzaraya canlı maymun beyni yemeği
yeme fikrini de ekler. Oyunda da sık sık tekrarlandığı gibi her şey onlar
içindir. Bir gizem, Şark’a has bir tat olarak canlı maymun beyni çiftin en
önemli hedefi haline gelir. Avcı Çoo’nun açgözlü çift için yakaladığı maymunun
absürd bir biçimde kaçışı bir tür muamma yaratır: Burada devreye o âna kadar
asaletini bozmayan ozan Wong girecektir. Oldukça mitolojik bir aura’ya sahip
olan Wong içindeki ejderin özgürleşmesi uğruna beynini satar. Kentlerin
pisliğinden ve yağlı masaların işkencelerinden kurtulacağını düşünmektedir
böylece. Batılı çiftin merakla gözlemlediği Wong’un bu çıkışı onları önce
şaşırtır ama sonradan yüklü bir paraya anlaşma sağlanır. Çinli bilgenin
maymunlaşma süreci herkesi tatmin etmiştir; başta ağıt yakan ve Wong’a aşk
besleyen Matmazel Lülü bile giderek bu işten keyif almaya başlar.
Wong’un
beyninden tadan herkes Şark’a özgü otantik lezzetin pençesine düşmüştür artık.
Bir yanda oryantalist sayılabilecek Jonathan çifti varsa, diğer yanda
kendilerini sergilemekten, kendilerinde var olan sufli ve yerel değerleri pazarlamaktan
geri durmayan edilgen Hongkong çevresi vardır. Batı’ya karşı ayna işlevini
hakkıyla yerine getirir bu çevrenin unsurları. Garsondan, Çoo’ya, son aşamada
Matmazel Lülü’ye ve kurbanlaştırılsa da Wong’a kadar Şark Batı’nın bilinç dışı
olmayı sürdürür.
Jale Parla Efendilik,
Kölelik ve Şarkiyatçılık isimli kitabında “ötekileştirme kuvvetli olanın
kendini ‘egemen özne’ olarak yapılandırmasını, sonra da onu ‘nesne’ durumuna
indirgeyerek yönetmesini, kullanmasını, sömürmesini ve sürekli olarak onun
‘ötekiliğini’ tarif edecek bir dil oluşturmasını gerektiriyordu.” der. Canlı Maymun Lokantası’nda anlatımı
yapılan dünya tam da böylesi bir ötekileştirmenin işaretleriyle yüklüdür.
Jonathan çifti için Hongkong bir kafiyeden, egzotik bir manzaradan, otantik
lezzetlerden, uşaklardan ibaret bir mekândır. İçinde bir süre kalınacak, sonra
da buruşturulup kenara atılacak bir yerdir. Bir yaşam alanı değil, eğlence,
temizlenme, kendini yeniden düzenleme alanıdır Şark. Trajik olanın maddi bir
karşılığının olduğu, acının, ruhunu arındırmanın, bilgeliğe ulaşmanın turistik
bir konuya malzeme yapıldığı bir dünyada geçer Güngör Dilmen’in oyunu.
İnsan
beyninin bile metalaştığı mutlak bir körleşme durumunu imler Canlı Maymun Lokantası. Bilgelik,
ozanlık, avcılık, mistiklik hepsi tek bir şeye hizmet eder: Maddiyata. Bu
maddiyatın cisimleştiği yer ise Batı’dır. Batı ise özellikle Mrs. Jonathan’ın
hükümran ve nobran kimliğinde. Wong’u Çin uygarlığının beşiği olan Sarı
Irmak’ta bekleyeceğini söyleyen Matmazel Lülü de bu buyurgan kimliğe tav olur,
tıpkı Çoo ve garson gibi. Paranın, hesaplanabilir ve ölçülebilir olanın satın
alamayacağı için hiçbir şey kalmamıştır bu dünyada. Tekrar Edward Said’e
dönelim. Kimi simaların içinden çıktıkları geniş bütünü temsil ettiğinden söz
ediyordu Said. Bu temsil aynı zamanda bireysel izleğin toplumsal izlekle
bütünleştiği eşiği işaret eder. O halde, Wong’un taammüden kurbanlaşma merasimi
bir başka düzlemde bir sahne olarak Şark’ın merasimi olarak da okunmalıdır. Jonathan
çiftinin doyumsuz arzusu gözünü Şark’ın ‘gizemli ve bilmecemsi’ deneyimine
dikmiş Batı’nın arzusu olarak kabul edilmelidir. Bütün bu ilişkide sağdan
soldan fışkıran kafası karışık kişiler de zorunlu olarak sahnede görünmekten
başka çaresi kalmayan kişiler olarak tarif edilmelidir. Canlı Maymun Lokantası Şark’a eklenmiş bir Avrupa sahnesi gibi
görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder