“Kanla
Kirlenmiş Evrak” Üzerine
İsmet Özel şiiri modern öznenin belirişi bakımından
bereketli işaretlere sahiptir. Yapıp etmelerinin hesabını yapan, kendi üzerine
kapanan ama açılan da, gemi azıya alırken durmasını da bilen, sorgulayan ve
soruşturan bir modernist bakıştır onun şiirlerindeki yaygın eğilim. Bununla
birlikte, onu muadillerinden ayıran en önemli özelliği bu bakışı toplumsal bir
alana taşıyabilmedeki isteğidir. İkinci Yeni şiirinin genel karakteristiği olan
bu tavrın Özel’de daha toplumsal bir bağlama taşınarak kültürel tasarımlara yol
açtığı iddia edilebilir. Şu cümleler ona ait: “Şairin yaptığı bir yandan kendi
macerasının bütün sınırlarına yüklenip oradan bütün insanların öz macerasını
tahrik edecek güçte işaretler çekip çıkarmak, bir yandan da kavrama gücünün
sınırlarından insanlara bazı işaretler getirmektir.”[1] Türk şiirinin ilerlemeler
ve tökezlemeler üzerine kurulan seyri içinde Özel, bireysel ve toplumsal
idealleri şiirsel ben’inde toplayabilmiş nadir şairlerdendir; bu özelliğiyle
modernist söylemle halkçı söylemi bir ara noktada bütünleştirerek kavşak işlevi
görmüştür.
Özel’in kişisel kaygılarını toplumunkiyle örtüştürdüğü
şiirlerden biri de “Kanla Kirlenmiş Evrak” isimli şiirdir: Şu dizeler ilk
bölümden: “karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında / aşklarım, inançlarım
işgal altındadır / tabutumun üstünde zar atıyorlar / cebimdeki adreslerden umut
kalmamıştır / toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar / denize yaklaşınca
kumlar ve çakıl taşları / geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.” Bireyi bağlı
bulunduğu sosyal yapılarla ilişkisinde zayıf düşüren bir durumdan söz
edilmektedir burada. Ne aşkları, ne de inançları yeterli olmaktadır hayatında.
Şairin çevresindekiler bu ilişkiyi daha da zayıflatırlar; kime yaklaşılırsa
yaklaşılsın anlatıcının sıkışmışlığı ve yetersizliği büyüyecektir. Şair
karanlık sözler yazarken aktif bir konumdadır; ancak hayatı üzerine zar atılan
bir kişi konumuna düşmesi zor olmaz. Bu edilgenlik günleri çapa vuran adamlarca
aşağılanmaktadır. Şairin geçmiş günleri soluk bir fotoğrafı andırır. Bu bölüm
bir tür tanı koyma işlevi görmüş gibidir; şair silkelenip geriye baktığında bir
enkaz görüyordur sanki. Bir durum tespitine gidilmesi, hasarın onarımı için de
yaşanan sıkıntının tanımlanması gerekmiştir.
Giderek bireysel yaşantının başka dışsal faktörler
eliyle zedelenmesi sürecine girer şiir. Şu dizeler ikinci bölümden: “karanlık
sözler yazıyorum hayatım hakkında. / ve rüzgâr buruşturuyor polis raporlarını /
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar / bazı solgun gömleklerin çözük
düğmelerinden / çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar / denizin satırları
arasında. / gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin / küfre yaklaştıkça
inancım artıyor.” İlk bölümün vurucu cümlesiyle açılan bu bölümde şairin
yaşantısını kaosa sürükleyen diğer unsurlardan bahsedilmeye başlanır. Polis
raporları şairin adli ya da politik bir suça karıştığı izlenimini edindirir.
Günaha giren kadınlar bir önceki dizedeki suç izleğini cinsel bağlamda
sürdürmekle kalmıyor; şairin hayatını kötüleştiren, onu içinde yaşadığı şehirde
huzursuz yapan bir dış faktör olarak da etkin bir rol oynuyor. Bununla
birlikte, suç izleğinin hemen peşinden silkelenen çocuklardan söz edilmesi
çarpıcıdır; bu çarpıcılık şiirin başka bir yola gireceğinin ve şairin başından
beri giriştiği hesaplaşmadan kârlı çıkacağının işaretlerini de verir. Çelik
tırpan gibi silkelenen çocuklar ilk bölümdeki çapa vuran adamların
minyatürüdür. Şiirde negatif unsurların karşısında bir direnç noktası şeklinde
kurgulanmıştır bu iki grup. Şiirde verildikleri şekliyle Marksist ideolojiye
ait imgeler gibi görünürler. Silkelenen çocukların denizin satırları arasından
çıkıp gelmeleri de ilk bölümde kısmen kapalı bırakılmış kum ve çakıl taşlarının
da çocuklarla ilintili olabileceğini gösterir. Çirkinlikle lekelenmiş paslı
şehirde şairin girdiği yol çileli bir yoldur; ancak bu yolculuk onun imanını
güçlendirme işlevi de görür. Kötü emsaller iyinin iyiliğinin bilenmesine
yaramıştır.
Son bölüm artık yeniden diriliş motifiyle karşımıza
gelir. Şu dizeler oradan: “karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında / öyle
yoruldum ki dünyayı tanımaktan / saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda /
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman / acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
/ ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın / başından başlayabilirim.”
İlk cümlenin vuruculuğu burada da işe koşulur. Şairin gençliğinde
deneyimledikleri hiçbir olumlu sonuç yaratmamış; tam tersine müthiş bir
yorgunluğun kaynağı olmuştur ama bundan çıkışı da bulabilmiştir şair. Tam da bu
deneyimlerin acısını bir köşede çekerek unutuluşa sürüklenecekken dirilir
adeta. Cemal Süreya “İmgenin Kökleri” isimli yazısında şöyle der: Şairin
şiirinde geliştirdiği özün, okurda bir ruh hali yaratabilmesi için, bu özün
duyulabilir nitelikte olması şarttır. (…) Eliot buna nesnel karşılık diyor.
Şair, tek insandaki dünyayı okura ulaştırmak için olay dizileriyle, öykülerle,
konularla kendi açısının nesnel karşılığını yaratmak zorundadır.”[2] Özel’in kanlı evrağı
kişisel hayatından derledikleriyle sıfırdan tekrar yazılıyor. Buradaki kilit
nokta artık bireyselliğin kolektif bir yapıyla bütünleştiği bilgisidir. Şair
baştan okumaya başladığı kitabı geçmişin karanlığını def edecek bir inanç
bulmak için eline alır. Tekrar kendisini yapma aşamasına geçmiştir şimdi.
Modernist bakış da burada devreye girecektir zaten. Öznenin bütün yılgınlık ve
tükeniş boyutlarını aşıp yeniden varoluşunu keşfettiği zamanda. Zorluktan
zorluk çıkardığı dönemdedir şair. Şiir maddi bir varoluş hattı örmekten çıkarak
“ruhsal bir muharebe alanı”na kayar. Eski inançların, aşkların, cepteki
adreslerin yırtılıp atıldığı, buruşturulduğu bir konuma gelir şair. Yorgunluğun
ardından yokluk gelmiştir ama yokluğun da ötesine geçilebilmiştir. Şimdi ihmal
edilen, üzeri örtülen, bastırılan sayfalara tekrar dönülecektir. Ömrün sıfır noktasına değil belki ama eve ve
şarkıya mutlaka dönülecektir. O ev Heidegger’ci anlamda şairin varlık alanı
olarak kurgulanmıştır. Bu alanın imge deposu ise Özel’in Marksizmden Müslümanlığa
geçişi sırasında edindiği tecrübelerden derlenecektir. Lirik ben, dünyasının
parçalandığı bilgisinin ışığında öznelliğini toplumsalla harmanlayacak ve inşa
sürecine girecektir yeniden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder